Kendi Şiirini Çevirmek Üzerine

Kendi Şiirini Çevirmek Üzerine

Shakespeare sonelerinin çevirisini okuduğumda bazı bölümlerin Türkçeye neden o şekilde çevrildiklerini anlamamıştım, cümlelerin doğrudan anlamlarından çok uzaklardı. Bazılarını anlamam zaman aldı, bazılarını ise hiç anlayamadım. Başlangıçtaki “Ne saçma?” duraksaması yerini böyle bir ustanın eserlerinin çevrilmesinin ne geniş bir alan, yapılanın ne derece ustalık ve cesaret isteyen bir iş olduğuna dair bir hayranlığa bıraktı. Uzunca bir zaman sonra KTÜ İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okumaya başladım. Sone türlerinden bahsetmemizin ardından İngilizce bir sone yazmayı denedim. Bunu daha önce Türkçe yazdığım bir şiiri İngilizceye ‘çevirme’ deneyimi takip etti (“Yok”/ “Knot”). Şairi ben olduğum ve daha uygun bulduğum için çevirirken bir bölümünde anlamı Türkçesinin tam tersi olarak yazma hakkını kendimde gördüm. Bazı bölümlerde ise şiiri İngilizcenin ‘akışına’ bıraktım. Sone çevirilerini hatırladım. Can Yücel’in “Olmak ya da olmamak. İşte bütün mesele bu.” tiradını, “Bir ihtimal daha var. O da ölmek mi dersin.” şeklinde çevirme cüreti geldi aklıma. Konu üzerinde düşünmeye başlamıştım, okulumda çeviri derslerinde zaman zaman tek kelime üzerinde ne kadar uzun süre tartıştığımızı hatırladım. Kelime seçimlerinin anlamı nasıl bir o tarafa bir bu tarafa atabildiği, aynı basit metinlerin çevirisinde bile farklı kişilerin ne kadar farklı kelime ve yapıları tercih edebildikleri geldi aklıma. Sonuç olarak, çevirmenin ve şairin kelime tercihi mücadelesi arasında belki de sadece benim muğlak aklımda var olan bir paralellik kurdum. Bunun gözlenebileceği iki dilli örnekler yazmaya çalıştım.

Ne İngilizcemin seviyesi ne de yazdıklarımın şiir olduğu konusunda iddialıyım. Biraz da yapmaya çalıştığım şey sebebiyle yazdıklarımın lüzumundan fazla düz olduğu iddia edilebilir. Ama kelimelerin birden fazla anlamı olan durumları ya da çağrışımlarını erek dilde de yansıtmak için o dilin aksakallısı olmanın yanı sıra benzer uyumda kelimelerin o dilde de var olması gerekiyor. Öte yandan, erek dilde kullanılan kelimeler kastedilen anlamı daha fazla açıklayarak okuyucunun yorum alanını biraz daha daraltabiliyor.

Yapmaya çalıştığım şey dillerin yapıları konusunda da -bence heyecan verici- fikirler sağlamaktadır. İngilizce yazdığım soneyi çevirirken benzer şeyleri Türkçede 5+5 hece ile ifade etmedeki çaresizliğim sonucu daha fazla hece kullanmak zorunda olduğumu fark ettim. Yapılmış sone çevirilerine dönüp baktığımda Türkçede 7+7 hece ölçüsü kullanıldığını gördüm ve bu durumu sevinçle karşıladım. Bu durum ‘Haiku’nun İngilizcesinde fazladan bir ifadeye dönüşmekte.

Yapılmalı mıydı, daha önce yapıldı mı bilmiyorum ama umarım sizler de her dem çiçeği burnunda bir şair adayının yazdıklarını okumaya değer bulursunuz.

İlk şiir “Core” / “Öz” bir sone. İngilizce yazıldığı ve sonradan Türkçeye çevrildiği için öncelikle İngilizcesini sunmayı uygun gördüm. İngilizcesinde onluk, Türkçesinde on dörtlük hece ölçüsü kullanıldı. “Duru” / “Calm” adlı ikinci şiir bir ‘Haiku’ ve bu şiir türünde yaygın olarak kullanılan 5+7+5 hece ölçüsü ile önce Türkçe dilinde yazıldı. Türkçede serbest ölçü ile yazılan ve İngilizceye çevirisinde yer yer zıtlıklara varan farklılıklar denediğim üçüncü şiirin adı “Yok” / “Knot.” İyi okumalar dilerim.

CORE
Feed us the old stage that we all move on.
Lots of fool and sage sadly passed away.
The fair master reigns, to whom all reckon.
Leaves and bugs are signed, counts breaths everyday.

Choices compose you and life as a whole.
Smaller than earl dew, larger than the suns.
Seek the will of whom blew your brightest soul.
The thread of life’s thin, oppressive time runs.

Keep the code that’s there but mind your own zeal.
Carve your soul with care reveal the marvel.
Pass envious puller, bends truth, poisons will.
Let soul of ruler, cherish your travel.

Inborn falls talks flat more than common deed.
The lord watches that I’ll be me indeed

ÖZ
Bizi besleyen sahne üstünde dolaşırız.
Birçok sersem ve bilge, geçti gitti üzgünce.
Adil hâkim hükmeder, onla hesaplaşırız.
Börtü böceği gözler, nefes sayar düzgünce.

Tercihtir oluşturan hayatını ve seni.
Bazen küçük damladan, kimi yıldızdan iri.
İste mutlu etmeyi ruhunu üfleyeni.
İnce hayat ilmeği, zorlar zaman ileri.

Yazılmışa uysan da amacını unutma.
İnce çalış ruhunda, oluştur mucizeyi.
Hakkı büken, zehirli; hasis elleri tutma.
Bırak rabbinin eli yazdırsın son dizeyi.

Fıtri kusurlar söyler mutattan fazlamızı.
Bizi gözleyen ister kendimiz olmamızı.

CALM
Time casted some earth
on the hard of acceptance
slow and patiently

DURU
Toprağı attı
kabullenememenin
üstüne zaman.

KNOT
In my heart, time drops down
warped, or straight things I own
but not worthy, my virtue is
in ivory, I hid this
caught by the trained eye, that’s not the way to carry the
child
with cry, he replied
beware, what to try
in the thin air, he may be hurt by
what you do, doesn’t matter
if you are really you, hell or heaven exist better
in my mouth, the verse of doom
wrath, we’ve known whom
ever, he stood against
the mirror, demonstrates
casted minor souls, ignore to follow
the time rules, slow
fools, blow.

YOK
Kalb’ime, indiğim zaman
belki eğri, belki, ‘iyi’yim
ama ‘değersiz’, faziletlerim
samanlar içinde, gizlediğim buzağıları
görürdü ehli, öyle mi taşınırdı çocuk
döndüre döndüre, aldı selamımı
hatırla, gittiğin yerden
korkarım, bir fenalık gelmesin ona
bak ki, fark etmez sana
sensen, cennet ya da cehennem
ağzımda, bir sayha yazılmıştı
sildi varı, biliyorduk
başından beri, buradaydım
hiçte, çıkmadım içinden
adlarının, hepsiyle sar
o zaman, şimdi
Yok.

Author

0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Notify of
guest

0 Comments
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x
()
x