Özet Çeviri: Dil Öğrenimine Yönelik Farklı Bir Bakış Açısı
Özet Çeviri: Dil Öğrenimine Yönelik Farklı Bir Bakış Açısı
Dil öğrenen ve bu alana ilgi duyan biri olarak, konuşmacı Marianna Pascal’ın “Learning a language? Speak it like you’re playing a video game” başlıklı TEDx konuşmasının yer yer kendi yorumlarımla zenginleştirdiğim özet çevirisini sizlerle de paylaşmak istiyorum. Bu konuşma özellikle yabancı dil öğrenen bireyler ve bu alanda öğretmenlik yapanlar için kılavuz olabilir. Marianna Pascal’ın dile yaklaşımı, geleneksel öğretim yöntemlerinden farklı ve bireylere daha rahat, kaygısız bir dil öğrenme deneyimi sunmayı amaçlıyor. Konuşmacı hem dil öğrenenler hem de öğretmenler için günlük hayatlarında uygulayabilecekleri pratik çözümleri yalın ve samimi dille anlatıyor.
Marianna Pascal, dil öğrenimine dair dikkat çekici öneriler paylaşıyor ve konuşmasında şunları söylüyor: “Dil öğrenmek ustalaşılması gereken bir sanat değil; sadece bir sonuca ulaşmak için kullandığınız bir araçtır. Ve bu araç size aittir.” Burada, dil öğrenmenin yetkinlik gerektiren karmaşık bir beceri olmadığını, aksine iletişimde pratik bir araç olarak görülmesi gerektiği vurgulanıyor. Dilin, amaca hizmet eden bir araç olma özelliği ön plana çıkarılmak istenmiş.
Pascal, şu benzetmeyi yapıyor: “Dil öğrenmek, sonuç almak için oynanabilecek bir araçtır, tıpkı bir bilgisayar oyunu gibi.” Bu ifade, dil öğrenmeye daha eğlenceli ve rahat bir yaklaşım geliştirilmesi gerektiğini belirtiyor. Dil öğrenirken bir oyun oynar gibi kaygısız ve sonuca odaklı bir tutum benimsemek gerektiğini öneriyor. Ancak Pascal, dünyanın pek çok yerinde İngilizcenin bu şekilde öğretilmediğini dile getiriyor: “Okullarda İngilizce hâlâ oynanabilir bir araç gibi değil, ustalaşılması gereken bir sanat gibi öğretiliyor. Öğrenciler, cümlelerinin anlaşılabilir olmasından çok doğru olması üzerinden değerlendiriliyor.”
Bu yaklaşım, dil öğreniminde yaygın bir sorunu ortaya koyuyor: Dilin iletişim amacıyla kullanılması yerine, dil bilgisi doğruluğuna gereğinden fazla önem verilmesi. Bu durum, öğrencilerin hata yapmaktan korkarak rahat konuşma becerilerini geliştirememelerine yol açıyor.
Pascal’ın dikkat çektiği bir diğer önemli nokta ise şu: “Konuşurken kendinize odaklanmayın. Karşı tarafa ve ulaşmak istediğiniz sonuca odaklanın.” Bu öneri, iletişimde odak noktasını değiştirmemiz gerektiğini ifade ediyor. Kendi hatalarımıza değil, mesajın karşı tarafa etkili bir şekilde iletilmesine odaklanmamız gerektiğini hatırlatıyor. Amaç, etkili bir şekilde iletişim kurmak.
Bu videodan çıkardığım üç temel öneriyi şu şekilde özetliyorum:
- “Kendinize odaklanmayın; ulaşmak istediğiniz sonuca odaklanın.”
- “Dil öğrenmek ustalaşılması gereken bir sanat değil, sadece bir araçtır.”
- “Kendinize güvenerek İngilizce konuşun.”
Pascal, özgüvenin dil kullanımındaki önemini de vurguluyor. Kendimize inandığımızda daha akıcı ve etkili bir iletişim kurabileceğimizi hatırlatıyor. Konuşmada beyinle ilgili şu ilginç duruma da değiniliyor: Beyin, aynı anda iki işi birden yapamıyor ve bu durumda kapanıyor. Bunun üç belirtisi var:
- Dinleme yetiniz kayboluyor: Birisi sizinle konuşuyor ama siz nasıl yanıt vereceğinizi düşünmekle o kadar meşgul oluyorsunuz ki, karşıdaki kişinin ne dediğini aslında duymuyorsunuz. Dinleme becerilerimiz, aşırı düşünme ve kaygı nedeniyle zarar görebiliyor.
- Konuşma yetiniz kayboluyor: Zihniniz kapanıyor ve bildiğiniz kelimeleri bir anda unutuyorsunuz. Aşırı stres, konuşma becerilerimizi olumsuz etkileyebiliyor.
- Özgüveniniz kayboluyor: Konuşamadığınız için kendinize olan güveninizi yitiriyorsunuz. Bu durum, dil öğrenme sürecine büyük bir engel oluşturuyor.
Dil öğrenenler için bu öneriler oldukça faydalı görünüyor. Bu konuşmayı uygulamaya geçirmek için, öncelikle dil öğreniminde kendimize olan inancımızı artırmalı ve hata yapmaktan korkmamalıyız. İletişim odaklı bir yaklaşım benimsediğimizde dil öğrenme sürecini daha verimli ve eğlenceli hâle getirebiliriz. Özellikle öğretmenler, dil eğitiminde bu stratejileri kullanarak öğrencilerine daha etkili bir öğrenme deneyimi sunabilirler. Öğrencilere motivasyon vererek kendilerine güvenmelerini sağlayabilirler. Aynı zamanda, öğrenciler için daha fazla özgür uygulama alanı yaratılabilir. Sonuç olarak, dil öğrenmenin sanıldığı kadar zor olmadığını düşünüyorum. Elbette dil öğrenimini etkileyen pek çok faktör var: Kendine güvenmek, hata yapmaktan korkmamak ve azimli olmak. Bu faktörler, her konuda olduğu gibi bu konuda da başarının anahtarı. Yabancı dil konuşurken temel amaç, etkili bir şekilde iletişim kurabilmek ve mesajı aktarabilmek. Bu nedenle, dil öğrenirken amaç odaklı bir yaklaşım benimsiyoruz.
Videonun tamamına aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:
Referanslar:
- https://www.youtube.com/watch?v=Ge7c7otG2mk