Çeviri Sektörünün İçinden: Esra Çınar ile Çevirmenlik Üzerine Bir Söyleşi
Çeviri Sektörünün İçinden: Esra Çınar ile Çevirmenlik Üzerine Bir Söyleşi
Esra Çınar, alanında uzman ve yurtdışında yaşayan ve çalışan bir çevirmen olarak, çevirmenlik mesleğine dair çok kıymetli deneyimlerini ve görüşlerini bizimle paylaştı.
Bizi kırmayıp sorularımızı yanıtlayarak ilk sayımızda yer almayı kabul ettiği için kendisine çok teşekkür ediyoruz.
İşte çevirmenlik mesleğine dair gerçek hayattan ve güncel bilgi, deneyim ve görüşler içeren o söyleşi:
MYG: Öncelikle sizi tanımak isteriz. Kısaca kendinizden ve akademik geçmişinizden bahseder misiniz?
EÇ: Tabii. Adım Esra Çınar, çocukluğum, gençliğim ve dolayısıyla erken öğretim hayatım Balıkesir’de geçti. Aslen oralı olmasam da fahri bir Balıkesirliyim. Lise eğitiminden sonra 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Çeviribilim bölümüne girdim ve aynı bölümden 2011’de mezun oldum. Ardından biraz ara verdikten sonra 2015 yılında Barselona Üniversitesi Filoloji Fakültesinde Sözlük Bilimi ve Dilbilimsel İletişim Yüksek Lisans bölümünü bitirdim. Bu yılın Ocak ayında da UX Yazarlığı ve İçerik Tasarımı Lisansüstü bölümünde eğitimimi tamamladım. Temel hatlarıyla akademik geçmişimi böyle özetleyebilirim.
MYG: Çeviri alanına olan ilginiz nasıl ve nerede başladı, anlatır mısınız?
EÇ: Çok küçük yaşlardan beri zaten dillere ilgili bir çocuktum. Ardından lisede dil bölümünü seçince aslında çeviri üzerine ilk düşüncelerim oluşmaya başladı. Yine de bunlar kafamda, üniversiteye gidene kadar şekil ve kesinlik kazanmayan konseptlerdi. Ardından çeviriyi gerçekten üniversite eğitimime başlayıp kapsamını ve boyutunu gördükten sonra anladım ve kavradım. Dillere de ilgili bir insan olarak farklı kültürler, ülkeler arasında iletişim kurabiliyor olma fikri, buna vesile olma fikri aslında beni çeviriye bağlayan şey.
MYG: Çevirmenlik yapmaya ilk ne zaman başladınız? Öğrencilik yıllarınızda çeviri yapıyor muydunuz? İlk çeviri işinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir tecrübe olduğundan bahseder misiniz?
EÇ: Eğitimim sırasında zaten alana büyük bir ilgi duyduğum için staj imkanlarını hemen ikinci sınıftan araştırmaya başlamıştım. İlk çeviri işlerimi, ki bunlar müşteriye giden işler değildi, Dragoman’da stajyer olarak yaptım. Daha sonra birkaç ücretli iş yaptım ancak bunlar düzenli işler değildi, daha çok pratik kazanma amaçlıydı. Özellikle Dragoman gibi iyi bir şirkette staj yapmış olmanın çok büyük faydalarını gördüm. İyi iş işleyişlerini, mesleki saygıyı, çeviri gereksinimlerini anladığım çok eğitici bir deneyimdi. Öğrencilik yıllarımdaki çeviri uğraşının kendisiyle ilgili en iyi deneyimim bu oldu diyebilirim.
MYG: Ne türden çeviri işletmelerinde çalıştınız? Bir işletmede tam zamanlı çevirmenlik yapmakla serbest çevirmenlik yapmayı karşılaştıracak olursanız ne gibi avantaj ve dezavantajlardan bahsedebilirsiniz?
EÇ: Lisans sonrası bir çeviri bürosunda tam zamanlı olarak çalıştım ancak bu sadece bir yıl sürdü, dolayısıyla uzun bir deneyim olmadı. Ardından önce tam zamanlı olmayacak şekilde, sonrasında tam zamanlı olacak şekilde serbest çevirmenlik yapmaya başladım. Bir kurum bünyesinde çalışıyor olmanın, iş işleyişlerini öğrenmek ve iş arkadaşlarınızın farklı deneyimlerinden faydalanabilmek adına bence çok gerekli bir deneyim. Özellikle iyi bir kurumda çalışıyorsanız son teknolojileri ve ilerlemeleri takip edebilmek, çevirmen olarak kendinizi güncel tutmak adına çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Serbest çevirmenliğin ise kendi işinizi genişletebilmek, kendi ilgilendiğiniz alanları seçerek bu alanlarda uzmanlaşabilmek ve bunların yanında kendi zamanınızı ve mekanınızı yönetmek gibi avantajları var. Ancak serbest çevirmen olarak aktif bir insan değilseniz, mesleki ve teknolojik gelişmeleri takip etmiyorsanız ne yazık ki yerinde seyretme gibi bir dezavantajı var. Bu konu serbest çevirmenliğin en hassas noktalarından biri bence.
MYG: Hangi dillerde çeviri yapıyorsunuz? Bu dilleri nasıl öğrendiniz? Ne tür metinler çeviriyorsunuz?
EÇ: En çok çalıştığım dil çiftleri İspanyolca ve İngilizceden Türkçeye[MB2] . İngilizceyi [MB3] lisede öğrendim ve sonrasında üniversitede pekiştirdim. İspanyolcayı [MB4] ise yine üniversitede öğrenmeye başladım ve uzun yıllar süren çalışmalar sonucunda pekiştirerek çeviri dili seviyesine kadar getirebildim. Serbest çevirmen olarak çok farklı metinler elinizden geçiyor ve sadece tek bir metin türüyle ilgilenmiyorsunuz ama genel olarak e-ticaret, pazarlama ve web/uygulama yerelleştirmesi ile ilgileniyorum.
MYG: Bu dillerden hangisinde daha ağırlıklı işler geliyor? Yeni bir yabancı dil öğrenmek isteyen bir çevirmen adayına hangi dilleri önerirsiniz?
EÇ: Benim için her ikisin de ağırlığı neredeyse aynı, farklı dillerde de sürekli fırsatlar çıkıyor ama İngilizcenin [MB6] varlığı her alanda reddedilemez bir gerçek. Diğer diller ne kadar kullanılırsa kullanılsın, İngilizce her zaman büyük bir iş hacmine sahip. İspanyolca dışında diğer diller konusunda pratik deneyimim olmadığı için farklı bir dil öneremiyorum ancak çeviri yapabilecek seviyeye gelebilmek için dil ile gerçekten içli dışlı olabilmeniz, o dilde metin okumanız, izlemeniz, dinlemeniz gerekiyor. Haliyle dilin kültürünün de ilginizi çekmesi gerek. Şahsen tavsiyem gerçekten derinlemesine öğrenebilecekleri,
kültürüne aşina olabilecekleri ve yarı native seviyeye gelebilecekleri dilleri seçmeleri.
MYG: Mevcut müşteri kitleniz ağırlıkla bireysel müşterilerden mi oluşuyor yoksa sürekli çalıştığınız kurumsal müşterileriniz var mı?
EÇ: Bireysel müşterilerim neredeyse yok denecek kadar az. İşlerimin neredeyse tamamı kurumsal müşterilerden geliyor.
MYG: Müşteri kitlesi oluşturma açısından hangi yolları izliyorsunuz? Bu konuda yeni başlayanlara önerileriniz var mı?
EÇ: Serbest çevirmenliğin zorlayıcı yanlarından biri de sürekli aktif olma gereksinimi. Buna iş geliştirme alanındaki aktiflik de dahil. Hedeflediğiniz müşteri kitlesini iyi tanımlamanız, bu kitleye nasıl ulaşacağınızı iyi belirlemeniz ve çeviri işinin yanında sürekli olarak pazarlama ve iş geliştirme çalışması yapmanız gerekiyor. Ben de fiyat ve sektör anlamında hedef olarak belirlediğim müşterilerle bir ağ oluşturmaya çalışıyorum. Yeni başlayanlar için de yılmadan ve kendi değerlerini düşürmeden iş ilişkileri kurmak için sürekli çalışma yapmalarını tavsiye ederim.
MYG: Sizce iyi bir çevirmen olmak için olmazsa olmaz üç özellik nedir?
EÇ: Dil ve kültüre merak, disiplin ve sabır. Bir tane daha ekleyebilsem ona da entelektüellik derdim sanırım.
MYG: Çeviri eğitimi alan, bu noktada uzmanlık geliştiren bireylerin yapabileceği tek iş çevirmenlik midir? Yoksa kendi çevrenizdeki örnekleri de düşündüğünüzde ne gibi alternatifler ve iş alanları söz konusu olabilmektedir?
EÇ: Çeviri, dil ve yerelleştirme sektörü gerçekten çok engin bir alan. Özellikle büyük şirketlerin yapılarını görmeye başladığınızda ne kadar farklı roller olduğunu daha iyi kavrıyorsunuz. Şu an burada sayamayacağım kadar farklı pozisyon var ve bunlar dil uzmanlığından proje yöneticiliğine, terminoloji uzmanlığından müşteri müdürlüğüne kadar uzanabiliyor. Yani ilgi alanlarınıza göre ilerleyebileceğiniz çok farklı kariyer çizgileri de var.
MYG: Çeviri sürecinizi kolaylaştıran hangi bilgisayar destekli çeviri araçlarını kullanıyorsunuz? Bu araçların kullanımı nitelikli bir çevirmen için olmazsa olmaz mı? Neden?
EÇ: Günlük işlerimde en çok Trados ve MemoQ kullanıyorum ancak piyasadaki tüm bilgisayar destekli araçları şimdiye kadar kullandım ve deneyimledim diyebilirim. Zaman ve iş yönetimi, tutarlılığın sağlanması, farklı metin formatlarının düzenlenebilmesi gibi nedenlerle bu araçlar profesyonel bir çevirmenin günlük hayatının olmazsa olmazları.
MYG: Makine çevirisi ile veya bilgisayar destekli araçlarla yaptığınız işlerin ücretlendirmesinde normal ücretlendirmeye göre farklılıklar var mı?
EÇ: Bilgisayar destekli araçların verdiği metriklere göre ücretlendirme zaten uzun yıllarda piyasada uygulanan, kabul görmüş ve çok yaygın bir sistem. Çoğu çeviri firması bu fiyatlandırma standardına göre çalışıyor. Son yıllarda makine çevirisinin artışı ile birlikte, post-editing denilen bu işler için de özel bir fiyatlandırma uygulanmaya başlandı. Bunlar elbette müşterinizin size sunduğu makine çevirisi sisteminin kalitesine bağlı. Kullanılabilir kalitede işlerde buna göre farklı bir fiyatlandırma da sunuluyor.
MYG: Çalıştığınız dil çiftleri ve metin türleri kapsamında makine çevirisinin etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
EÇ: Hem İngilizce hem de İspanyolca için giderek daha iyi çalışan makine çevirisi sistemleri var ancak bunlar özellikle profesyonel çeviri açısından ancak özel verilerle eğitildiğinde kullanılabilir, yani bir profesyonel tarafından revize edilebilir seviyeye geliyor.
MYG: Mevcut gelişmeler ışığında mesleğinizin geleceğine ilişkin ne gibi değerlendirmelerde bulunabilirsiniz? Gelecekte gerçekleşmesi beklenen gelişmeler de düşünüldüğünde geleceğin çevirmenlerinin nasıl bir bakış açısına, gelişim ve beceri alanlarına ihtiyaçları vardır?
EÇ: Şu an dünyada değişmeyen hiçbir meslek yok sanırım. Çeviri dünyası da bu değişimden tabii kendi payına düşeni alıyor ve iş süreçlerimizin ve araçlarımızın ileride değişeceğini, hatta iş tanımlarımızın değişeceğini düşünüyorum. Çevirmen olmayı düşünen tüm arkadaşların bence kendini sürekli geliştirmeye hazır olması ve bunların yanında hem çalıştıkları dillere hem de Türkçeye çok hâkim olması gerekiyor.
MYG: İlginiz için çok teşekkür ederiz. Öğrenci arkadaşlarımız için çok faydalı olacağına eminiz. İyi çalışmalar dileriz.
EÇ: Ben de benimle iletişime geçtiğiniz ve beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.