Bir Uluslararası Gazetecilik Örneği: Birsen Altaylı Özemir ile Gazetecilik ve Çeviri Üzerine
Bir Uluslararası Gazetecilik Örneği: Birsen Altaylı Özemir ile Gazetecilik ve Çeviri Üzerine
Çeviri nedir? Çevirmen yalnızca tek bir kimliğe mi sahip olmalıdır? Çeviri, diller arasında bir köprü kurmakla kalmaz, aynı zamanda kültürel, toplumsal ve bireysel anlam katmanları arasında da bir denge kurar. Uzun yıllardır Reuters haber ajansında çalışan Birsen Altaylı Özemir, çeviri alanında yapmış olduğu yüksek lisans tezinde, skopos kuramı ışığında ekonomi haberlerinin çeviri ihtiyacına ve çevirmenin yetkinliğine odaklandı. Doktora tezinde ise yazar ve çevirmen arasındaki metinlerarası ilişkiyi Tutunamayanlar romanının çeviri sürecinde yazar Oğuz Atay ve çevirmen Sevin Seydi üzerinden incelemiştir. Kendisine röportaj teklifimizi kabul ettiğinden ötürü teşekkür ederiz.
ZMA: Doktora derecenizi YTÜ Diller ve Kültürlerarası Çeviribilim programından aldığınızı biliyoruz ancak biraz da siz akademik geçmişinizden bahsederek başlamak ister misiniz?

BAÖ: Lisans eğitimimi Uludağ Ünivesitesi İşletme bölümünde tamamladım. Mezun olduktan sonra kısa bir süre bir bankada finansal analist olarak çalıştım. Ancak içimde hep gazeteci olma, araştırmacı olma isteği vardı. Çalıştığım bankada bir arkadaşım gazetecilik hayalimden haberdardı. Onun bağlantısı olduğu bir ekonomi dergisinde araştırmacı arandığını öğrendim ve bu sayede dergiye başvurdum ve kabul edildim. Ardından yıllarca Ekonomist Dergisi, Capital Dergisi, İntermedya ekonomi, Akşam Gazetesi gibi yayınlarda muhabirlik ve Trend Dergisi’nde haber müdürlüğü yaptım. O dönemde çıkan tüm yeni ekonomi dergilerinde çalışmış olabilirim. Daha sonra kariyerime Uluslararası Haber Ajansı Reuters’ta devam ettim. Lisanstan sonra mesleki kariyerime başlamıştım ama akademide de bir şeyler yapmak istiyordum. Akademisyenlik ilgimi çekiyordu. Ancak çalışma hayatında gündüz programlarına katılmak mümkün değildi ve Türkiye’de o dönemlerde gece yüksek lisans veya doktora programları pek yoktu. Edebiyat ve sosyoloji gibi alanlarda eğitim almak istiyordum, işletme alanında devam etmek istemiyordum. Bilgi Üniversitesi’nin gazetecilik programına başvurdum ve kabul edildim; ancak gündüz programı olduğu için katılamadım. Daha sonra Doğuş Üniversitesi’nin İngiliz Dili ve Edebiyatı gece programını kazandım ancak bir dönem okuduktan sonra doğum nedeniyle programa devam edemedim. Sonrasında, Doğuş Üniversitesi’nde Boğaziçi Üniversitesi’nden değerli Çeviribilim hocalarının kurduğu bir Çeviribilim bölümü açıldı. Yaklaşık beş yıl sonra oğlum artık beş yaşına geldiğinde tam da aftan dönmeyi düşünürken bu programı gördüm ve başvurdum. Kabul edilerek Işın Bengi Öner, Ayşe Nihal Akbulut ve Ayşe Banu Karadağ gibi alanın en iyilerinden eğitim alma fırsatı yakaladım. Daha sonra da doktoramı Yıldız Teknik Üniversitesi’nde tamamladım.
ZMA: Araştırdığım kadarıyla 20 yılı aşkın süredir uluslararası haber ajansı olan Reuters’te gazetecilik yapıyor, aynı zamanda çeviri kararlarında önemli bir rol oynuyorsunuz. Çeviri ve gazetecilik kariyerinizi nasıl başlattınız ve bu alana ilginiz nasıl gelişti?
BAÖ: Dil öğrenmeyi her zaman çok sevdim. Kolej kökenli değilim. Kendi çabamla dil edinenlerdenim. Kendimi hep 70-80 yaşlarında bir köşede oturmuş, kitap çeviren biri olarak hayal ettim. Bir gün gazeteciliği bıraktığımda yapabileceğim meslek yine çevirmenlik olur diye düşünüyorum. Çeviri yapmak bana bulmaca çözmek gibi geliyor; bir cümleyle uğraşmak gerçekten büyük bir zevk. Yakın zamanda bir kitap çevirdim ve bu süreçte çevirinin bana ne kadar keyif verdiğini bir kez daha fark ettim. Yazarın ne demek istediğini anlamaya çalışmak ve o anki düşüncesini kavramak benim için çok değerli. Çeviri, dilin ötesinde bir şey sunuyor. Umarım yoğun iş tempomu bir gün bıraktığımda çeviriye daha fazla zaman ayırabilirim.
ZMA: Reuters’teki rolünüzden kısaca bahsedebilir misiniz?
BAÖ: Şu anda Reuters Türkçe Servisi’nin başındayım. İstanbul’da 4, Ankara’da 2 kişi olmak üzere 6 kişilik ekibimizle birlikte çalışıyorum ve aynı zamanda İngilizce servisi de kapsayan tüm ekip içinde Şef Muhabir görevini yürütüyorum. Sorumluluklarım arasında haber editörlüğü, haber üretimi, röportajlar, haberleri koordine etme, gün içindeki haber akışını yönetme, basın bültenlerini yazma, televizyonlarda konuşan üst düzey yetkilileri dinleyip gerekli kısımları yazıya dökme ve önemli noktaları belirleme yer alıyor. Aslında daha çok editörlük yapıyorum ancak gerektiğinde tecrübeli arkadaşım Can Sezer ile çeviri sürecinde yer alıyorum. Ekibimizde herkes her işi aynı anda yapıyor. Dolayısıyla, kıdemli olmam bu durumu değiştirmiyor. Bazen yeni başlayan bir stajyerin yaptığı işi de üstleniyorum. Birden fazla rolü aynı anda yürütüyorum diyebilirim. İlişkilerin yatay olduğu iş ortamımı bu nedenle hep sevdim.
ZMA: Anlıyorum, birden çok role sahipsiniz. Çeviri alanında akademik bir geçmişe sahip olarak haber ajansında çalışmanın ne gibi avantajları var? Peki bu rollerinizle ilgili en büyük zorluk alanları neler? Bu zorluk alanlarından kastım hem metinler, çevirilerle ilgili süreçler hem de bahsettiğiniz rollere ilişkin daha genel hususlar?
BAÖ: Bir çevirmenin, neyi, hangi haberi, hangi anda ve hangi gün çevireceğine karar vermesi çok önemli çünkü haber akışı sürekli devam ediyor. Çalışma günümüz sabah 07.00’da başlıyor. İlk işe başlayan kişi çevirmen, onun üreteceği haberi kontrol edecek kişi ise nöbetçi editör oluyor. Örneğin, gece boyunca dünyada önemli olaylar yaşanmış olabilir. Diyelim ki İran, İsrail’e saldırmış. Bu haberin hemen derlenip hazırlanması gerekiyor ancak yurt dışı kaynaklarında haberin yazılış biçimi ile Türk okuyucusuna sunuluş biçimi farklı oluyor. İşte burada biz çeviribilimcilerin hemen kavrayacağı skopos kuramı örneğini yaşıyoruz. Okuyucuya bu haberi en doğru ve anlaşılır şekilde sunmak için metni doğrudan çevirmek yerine, yeniden yazmak gerekiyor. Çevirmenin hangi seviyede bir okuyucuya çevirdiğini kavraması gerekiyor. Haber metni çevirisi, sadece bir metni bire bir çevirmek değil, aynı zamanda onu yeniden üretmek anlamına geliyor. Bazen başlığı değiştirmek veya haberin yapısını tamamen farklılaştırmak gerekebiliyor. Bu metni saptırmak falan değil, İngilizce yazılmış bir haber, tüm dünya okuyucuları için hazırlanıyor fakat biz Türkiye’deki okuyucuya gereksiz veya fazla ayrıntı sunmak zorunda değiliz. Orada on paragraf olarak verilmiş bir bilgiyi tek paragrafla bile özetleyebiliriz. Bununla birlikte, sosyal medya ile birlikte medya sektöründe büyük bir rekabet var. Haberi hızlı sunmak zorunluluk hâline geldi. Bir haberi başkası yayımladığında eğer siz yayımlamamışsanız geri kalmış sayılıyorsunuz. Rekabetin çok yüksek olduğu bir ortamda çalışıyoruz. Bu hız içinde doğru başlığı bulmak, haberin devamının gelip gelmeyeceğine karar vermek, çevirmenin deneyimini ve dikkatini gerektiriyor. Kendi ürettiğimiz orjinal haberlerde de çalışma yöntemimiz elbette sosyal medyadan çok farklı. Haberlerin mutlaka ilgili kurumlara teyit ettirilmesi gerekiyor. Teyit edilmemiş bir haberi yayımlamıyoruz. Sosyal medyada bu süreç daha hızlı ilerliyor, orada “öğrenildi” diyerek bilgi paylaşılabiliyor. Ancak Reuters için bu mümkün değil, her zaman ilgili kaynağa danışıp doğrulama yaparak haber yayımlıyoruz. Bu süreçler haberin yayımlanmasını geciktirse de doğruluk bizim için öncelikli.
ZMA: Sizin de bildiğiniz gibi gelişen teknoloji her alanda etkisini gösterdiği gibi çeviri alanını da etkiledi. Peki çeviri ve gazetecilikte teknolojinin rolü nedir? Kullandığınız bilgisayar destekli çeviri araçları var mı? Ya da yapay zekâ gibi teknolojilerden nasıl yararlanıyorsunuz?
BAÖ: Öncelikle sosyal medya, haberlerin duyulması ve öğrenilmesi açısından büyük bir fayda sağlıyor. Sosyal medya olmasa duyulamayacak bazı haberler var ancak daha önce de belirttiğim gibi, bu haberlerin doğruluğunu araştırmak gazetecinin görevi. Teknolojiyle birlikte yeni bir döneme girdik: yapay zekâ ve makina çevirisi. Reuters da yapay zekâ teknolojisi kullanan bir şirket satın aldı ve bu teknolojiye erişimimiz olduğunu belirtmeliyim. Tıpkı ChatGPT’ye soru sorar gibi, biz de ona çeşitli sorular sorabiliyoruz. Yani bizde de makine çevirisinden faydalanılmaya başlandı ve bu durum kaçınılmaz görünüyor. Özünde hem çeviri hem de gazetecilik alanında yapay zekâ, bazı medya patronlarının ilgisini çekiyor. Onlar aslında daha az çalışanla daha çok iş yapılabileceğini düşünüyor olabilirler ama kalite açısından bu yaklaşım riskli. Yapılacak küçük bir hata bile ciddi sorunlara yol açabilir. Bahsettiğim üzere, haber çevirisi yalnızca doğrudan çeviri değil, aynı zamanda yeniden metin üretmektir. Dolayısıyla, yalnızca makinenin çevirebileceği kısımlarda teknolojiden yararlanılabilir çünkü habere eklemeler yapmak, başlığı değiştirmek ya da içeriği yeniden yazmak hâlâ çevirmenin görevidir. Çevirinin aslında nasıl bir süreç olduğunu bilmeden bu işin Google Translate veya DeepL gibi araçlarla yapılabileceğini düşünenler olduğu gibi gazeteciliğin de yapay zekâ ile tamamen yapılabileceğini düşünenler de vardır. Yapay zekâ kullanımına karşı değilim. Aksine, bazen verimliliği artırdığını ancak her şeyin yerini tutamayacağını düşünüyorum. Google Translate, yıllardır hayatımızda ancak çevirmenlerden vazgeçilmedi. Çeviri hakkında bilgi sahibi olmayanlar bu araçlara güveniyor olsa da profesyonel alanda insan çevirmenler hâlâ vazgeçilmez.
ZMA: Son olarak benim gibi hem medyaya hem de genel olarak çevirmenliğe ilgisi olanlar için ne gibi önerileriniz olur? Bu alanlarda başarılı olmak için hangi beceriler önemlidir?
BAÖ: Bence her şeyden önce gündemi takip etmek ve çok okumak gerekiyor. Sadece çeviri ve gazetecilik eğitimi ile ilgili okumalardan bahsetmiyorum. Uluslararası ilişkiler bilmek gerekiyor. Biraz hukuktan anlamak gerekiyor. Elbette ekonomiden anlamak gerekiyor. Dünyadaki meseleleri araştırmak, bilmek gerekiyor. Bunları sorabildiğin zaman gazeteci olabiliyorsun. Bunların dünyadaki karşılığını merak ettiğin zaman ise haber çevirmeni oluyorsun. Dil bilmek, çeviri eğitimi almak çevirmen olmak için yeterli değil. Benzer şekilde, gazetecilik eğitimi almak da gazeteci olmak için yeterli değil. Gelişime, yeni bir şeyler öğrenmeye sürekli açık olmak, öğrenmekten vazgeçmemek ve merak etmek gerekiyor. Kısaca hayatla bir meselen olması gerekiyor ki bu yaptığın işin hakkını veresin. Görev zihniyetiyle yapılacak bir iş değil ne çevirmenlik ne de gazetecilik. Çünkü çevirmenlik de durağan bir şey değil. Çevirmenin bir metin üretmesi için kendi içerisinde o zamana kadar oluşturduğu çok fazla metin olması gerekiyor. Özellikle başta kendi ana dilini, kültürünü ve çevirdiği dili çok iyi bilmek gerekiyor.
Referanslar:
- Çakır, F. & Tekin Çetin, N. (2022). Sosyolojik eksende kültürel diplomasi ve çeviri. RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları
Dergisi, (26), 1155-1190. DOI: 10.29000/rumelide.1074134.