Arthur Conan Doyle Yeniden Türk Okuyucularıyla Buluşuyor! Oscar Slater Davası’nın Çeviri Serüveninden Kesitler
Arthur Conan Doyle Yeniden Türk Okuyucularıyla Buluşuyor! Oscar Slater Davası'nın Çeviri Serüveninden Kesitler
Polisiye hikâyelerin usta yazarı Arthur Conan Doyle’un elinden çıkan muhteşem bir hikâye daha… Sherlock Holmes karakteriyle milyonları peşinden sürükleyen ünlü yazar, bu kez gerçek bir davayla karşımızda: The Case of Oscar Slater. Conan Doyle yalnızca iyi bir yazar değil, aynı zamanda adaletin yılmaz bir savunucusu idi. Çevirmekte olduğum The Case of Oscar Slater adlı eserde, baş karakterimiz Oscar Slater’ın işlemediği bir suçtan dolayı ceza alması anlatılıyor. Bu eserde yazar, bir yandan yaşlı bir kadının öldürüldüğü davanın gerçeklerini aktarırken diğer yandan ihtimal dâhilindeki senaryoları bize sunuyor. Önce idam cezasına çarptırılan daha sonra ise idamına bir gün kala cezası ömür boyu hapse çevrilen zavallı bir adamın hikayesini okurken yer yer üzülecek, yer yer hayrete düşeceksiniz.
Ben de büyük bir Conan Doyle hayranı olduğum ve polisiye hikâyeleri sevdiğim için bu eseri seçtim. Çeviriye olan ilgim üniversite eğitimim esnasında aldığım çeviri dersleriyle başladı ve yabancı dizi ve filmleri izledikçe arttı. Kendimi bir süre sonra “Acaba ben olsam bunu nasıl çevirirdim?” sorusunu sorarken buldum. Bir çevirmen adayı olarak yaşadığım bu durumu çevirmenler hep yaşıyor diye düşünüyorum. Çeviri sürecimde kendimi bir hikâye okuyor gibi hissetim. Her yeni sayfaya geçtiğimde nasıl olacağını daha çok merak ederek heyecanlandım. Daha iyi nasıl yapabilirim diye düşündüm. Bu süreç benim için çok zevkli geçti. Çevirmenlik süreci zevkli olduğu kadar zor elbette. Birçok beceriyi aynı anda kullanmanız gerekiyor: araştırma, anlama ve hem Türkçeyi hem İngilizceyi iyi kullanma. Bana göre de en önemli şeylerden biri “Türkçede bunu nasıl söyleriz?” sorusunu sormaktı. Çeviri sürecimde kendime bunu sık sık sordum. Fakat bana asıl zevk veren yeni bir şey üretmekti. Eğer
yayınlama imkânım olursa Conan Doyle’un bu kıymetli eserini naçizane Türkçeye kazandırmış olacağım. Bu benim için büyük bir başarı ve adım olacak. Her şeyden önce bu çeviri benim elimden çıktı demek için sabırsızlanıyorum. Bu heyecanımı çevirime en güzel şekilde yansıtmaya çalıştım. Yazarın akıcı ve anlaşılır kaleminden çıkan bu eseri Türk okurlarına aynı değerde sunmak istedim. Umarım okuyanlar da benim kadar zevk alır. İşte bahsettiğim hikâyeden bir kesit:
“Kraliyet başsavcısına göre bu isim değişikliği ‘masum bir eylem olarak görülemezdi’. Kendince haklı olabilir ama bu farklı isimlerin altı boş da çıkabilirdi. Sonuç olarak, Slater’ın büyük bir yalancı olduğunu ve şahidi olmadığı sürece söylediği hiçbir şeye güvenilemeyeceğini ima eden başsavcı sözlerini şöyle tamamladı: ‘Suçu işleyenin kesinlikle kendisi olduğunu, bunun en ufak şüphe barındırmadığını bildirmek isterim. Cinayetin faili olduğu su götürmez bir gerçektir.’ Karar, jürinin, başsavcının etkisinde kalarak onunla aynı görüşü paylaştığını açıkça gösterdi ama soğukkanlılıkla bakıldığında başsavcının bu iddiasını hangi sağlam temeller üzerine kurduğunu görmek zor. Savunmayı yürüten Bay M’Clure giriş konuşmasında içtenlikle şu sözleri sarf etti: ‘Bay Slater halkın nefretten doğan ön yargılarına karşı adaletin olmadığı bir mücadele verdi. Öyle ki daha önce hiçbir davada bu denli bir öfkeyle karşılaşmadım.’ Yine de o bu mücadeleye cesaretle göğüs gerdi ve durumu sakinlikle karşılamaya özen gösterdi. Her zaman sağduyulu davrandı ve duygularına hiç yenik düşmedi.”