Küçük Kadınların Büyük Sözleri: “Little Women” Filminin Derin Anlamları

Küçük Kadınların Büyük Sözleri: “Little Women” Filminin Derin Anlamları

The first edition of “Little Women,” illustrated by May Alcott,Louisa’s youngest
sister (1868). Louisa May Alcott’s Orchard House

    Hemen hemen herkes, Louisa May Alcott tarafından yazılmış olan ve Türkçeye Küçük Kadınlar olarak çevrilen Little Women romanını biliyordur. 1868’de yayımlanan bu ölümsüz yapıtın 1949 ve 2019 yapımı iki adet film uyarlaması bulunuyor. Ben ise, bu çeviride 2019 yapımı filmden bazı alıntıları ele alacağım. Seçtiğim alıntıların her biri, Viktorya döneminde kadınların yaşadığı zorlukları, karakterlerin özgünlüklerini ve güçlerini yansıtıyor. Bu sözlerin toplumsal kurallara meydan okuyan bir hikâyeyi nasıl anlattığını görmek beni çok etkiledi. Özellikle Jo’nun isyankâr ruhu ve Amy’nin kaderine dair görüşleri, kadın hakları ve birey olma yolunda verilen mücadeleyi anlamamıza yardımcı oluyor.

Bu film, klasik bir hikâyeyi modern bir bakış açısıyla sunarak izleyiciyi etkileyici bir yolculuğa çıkarıyor. Karakter derinliği, oyunculuk performansları ve yönetmenlik becerileriyle dolu bir film. Aynı zamanda görsel açıdan da dönemin atmosferini ve kostümleri başarılı bir şekilde yansıtıyor. Film, Amerikan İç Savaşı döneminde yaşayan dört genç kızın farklı kişiliklerini, hayallerini ve zorluklarla dolu yaşamlarını ele alırken, aynı zamanda aile bağlarını, dostluğu ve sevgiyi de vurguluyor. Bu dört farklı kişilikten benim favorim ise Jo March. Jo, sıradanlığa karşı isyankâr bir tutumla ve kendi hayatını şekillendirme arzusuyla doludur. Duygusal ama aynı zamanda güçlü bir kişiliği vardır. Hayallerini takip etmek için her türlü zorluğa meydan okur. Kardeşleriyle olan ilişkisi ve yaşadığı zorluklara rağmen, Jo’nun içindeki güçlü irade ve sevgi dolu yüreği, benim için onu unutulmaz kılan bir karakter hâline getiriyor.

    “Little Women,” 19. yüzyıl Amerika’sının atmosferini ve kadınların o dönemdeki rollerini derinlemesine hissettiren ve zamansız mesajlarıyla oldukça etkileyici bir yapıt. Dönem filmi denince de benim aklıma gelen ilk filmlerdendir. Şimdi sizinle benim için de etkileyici olan bu zamansız mesajların birkaçının çevirisini paylaşmak istiyorum. Umarım çevirim bu filmi bilenler için okunduğunda onların filmdeki anlamlı detayları tekrar hatırlamalarına ve duygusal yolculuklarına yeniden dalış yapmalarını sağlar; bilmeyenler için de bu muhteşem hikâyenin büyüsüne kapılmalarını ve onlar için yeni bir keşif olmasına vesile olur.

Orijinal metin:

“I am not a poet I am just a woman.”

Çeviri:

“Ben şair değilim, sadece bir kadınım.”

    Bu alıntı, karakterlerimiz Laurie ve Amy arasında geçen diyalogdan bir cümle. Bu cümle, dönemin kadınlarının koşulları yüzünden sevgiyi değil de kendini geçindirmek ve ailesine destek olmak için zengin bir evliliğe mahkûm bırakılan Amy karakterinin düşüncelerine karşı Laurie’nin “Şairler buna karşı çıkabilir” sözüne bir cevaptır. Benim bu alıntıyı seçmemdeki neden ise Amy’nin dönemin toplumsal normlarının ve cinsiyet rollerinin dayattığı sınırlamalara karşı söylenmiş bu cümlenin acı ama maalesef gerçek oluşu. Hayat bazen şairlerin şiirlerinin aksine, kadınların kendi kimliklerini ve yeteneklerini göz ardı etmek zorunda oldukları bir yer olabilir.

Orijinal Metin:

“Just because my dreams are different than yours doesn’t mean they’re unimportant.”

Çeviri:

“Hayallerimin seninkilerden farklı olması önemsiz oldukları anlamına gelmez.”

    Bu cümle, büyük kız kardeş Meg’in düğününden önce Jo’ya söylediği bir söz. Bu söz, Jo’nun kız kardeşi Meg’in evlenmesini istememesine ve onun yerinin sahnelerde oyunculuk yapmak olduğunu söylemesine karşılık Meg’in cevabıdır. Jo daha bağımsız ve kariyer odaklı hayallere sahipken, Meg sevdiği adamla evlenmeyi ve geleneksel bir aile yaşamı kurmayı tercih ediyor. Herkeste olabileceği gibi, Meg’in hayalleri Jo’nun hayallerinden farklı olabilir, ancak bu onların önemsiz olduğu anlamına gelmez. Herkesin kendi benzersiz yetenekleri, tutkuları ve hayalleri vardır. Bu söz, insanların kendi benzersiz yollarını takip etmeleri gerektiğini ve diğer insanların hayallerini küçümsememelerini hatırlatıyor. Herkesin hayatında önemli olan şeyler farklı olabilir, ve bunun doğal olduğunu kabul etmek gerekir.

Orijinal Metin:

“Women, they have minds, and they have souls, as well as just hearts. And they’ve got ambition, and they’ve got talent, as well as just beauty. I’m so sick of people saying that love is all a woman is fit for.”

Çeviri:

“Kadınların kalpleri olduğu kadar akılları, ruhları var ve güzellikleri olduğu kadar tutkuları, yetenekleri de var. İnsanların kadınların sadece aşka uygun olduklarını söylemesinden bıktım.”

    Bu sözde, Jo karakteri annesiyle arasında geçen bir konuşmada kadınların toplumdaki yerleri hakkında bir serzenişte bulunuyor. Kadınların sadece duygusal varlıklar değil, aynı zamanda akıl, ruh, yetenek ve hırsları olan bireyler olarak kabul edilmesi gerektiğini savunuyor. 19. yüzyılın ortalarında, kadınlar genellikle evdeki rol ve görevlerle sınırlı görülüyordu. Onlardan beklenen, “angel in the house” dediğimiz kalıpla ev işleriyle ilgilenmek, çocukları büyütmek ve eşlerine hizmet etmekti. Bu nedenle kadınlar akıl, ruh, hırs ve yetenek gibi özelliklerle değil, sadece duygusal yönleriyle ve dış görünüşleriyle değerlendiriliyordu. Maalesef günümüzde de dünyanın bazı kesimlerinde devam eden bu davranışlar yüzünden kadınlar eğitim ve kariyer gibi alanlarda erkeklerle eşit haklara sahip olamıyor. Bütün bu düşüncelerin aksine, kadınlar sadece romantik ilişkiler için değil, kendi potansiyellerini geliştirmek için de değerli ve aynı zamanda erkeklerle aynı haklara sahip olması gereken bireylerdir.

    İşte Jo gibi karakterler, bu dönemin baskılarından sıyrılarak bireysel kimliklerini arayan cesur figürlerdir. Onların tutkuları, hayalleri ve bağımsızlık arzuları, o dönem kadınlarının genellikle göz ardı edilen yönleriydi. Bugün, geçmişin mücadelesi sayesinde kadınlar daha fazla özgünlük ve haklara sahip. Ancak hâlâ toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda daha alınacak çok yol var. Kadınların kimliklerini ve hayallerini gerçekleştirme yolunda verdikleri mücadele evrensel bir sorun olarak devam ediyor. Geçmişten gelen ilhamla, günümüz kadınları daha adil ve eşit bir topluma ulaşma adına bu mücadeleyi sürdürüyor ve asla pes etmiyor. Çünkü hayallerine kavuşmak, eşitlik içinde yaşamak ve özgür olmak her kadının hakkıdır.

Referanslar:

  • Gerwig, G. (Yönetmen). (2019). Little Women [Film]. Columbia Pictures.
 

Görsel Referanslar:

  • https://www.nytimes.com/2019/12/31/books/little-women-book-writers.html
  • http://www.impawards.com/2019/little_women_xlg.html

Author

0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Notify of
guest

0 Comments
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x
()
x